‘Hayatta hiçbir saadet felaketsiz gelmez!’

Böyle diyor Sophokles

Kapıdan içeri adımını attığında anlamıştım bunu

Bak işte başlıyor işgal

Rap rap iniyor aramıza bir muhripten bir manga sessizlik.

Ne büyük tuhaflık

Geldin, sevinçliyim ve çöktü üzerime bir karanlık

İstersen gül koy şamdanlara sevgilim

Sonra bir harita ser masaya

İstersen bana bırak ben süreyim ilk sözü pusuya.

Neden dokunuyor bana inceliğin

Ve neden bir gemi kalkıyor gülümseyişinden

Öylesine bir korku var içimde sevgilim

İçimde bozkırda kıstırılmış bir ceylan.

Üşüyorum sevgilim Puşkin’den oku bana

Bir deniz yak kalbimin kuzeyinden

İstersen marşlarla geç açlığımdan

İstersen öp ve öldür beni.

Mutludur belki de benden, rüzgârsız kalmış bir değirmen

Bembeyaz bir çöl gibi uzanıyor aramızda hüsran

Ne çok üşüyorum söz edildikçe aşktan

Hadi utanma sevgilim döndür atlarını istersen

Nasılsa bıraktığın yerdeyim düşürülmüş bir yontu gibi kaidesinden.

Biliyorum, erdemlice sayılmaz gidenin ardından ağlamak

İşte bu yüzden yüceliğe varan bir delilikti sana bağlanmak

İstersen unut bunları sevgilim; sen anlat

İstersen gel uzan usulcacık cinnetime.