Ey Koca Marengo!

Sen ki

Cesaretinle tarihe geçtin

Kılıçların kurşunların üstüne yürüdün

Ve bir hançer gibi

Sapladın adımlarını ufka

Sen ki

Mermer bir yontu gibi taşıdığın heybetli başını

Yalnızca su içmek için eğdin!

O halde söyle bana koca Marengo;

Nerede şimdi gölgen ve cesaretin

Oralarda mı kaldı

Savaşçı Kazaklar ülkesinde!

Sen ki

Bir ak kuyruklu kartal gibi

Havalanıp Neman nehrinden   

Çökmüştün Borodino’da köylülerin üstüne

Unutulmaz acılar bırakarak geçmişe

Hırpalamıştın

Başaklarla dolu tarlalarını Rusya’nın

Sen ki Koca Marengo

Tanırsın korkaklığı ve cesareti

O muhteşem gözlerinle gördün bunu

Asker oldukları sanılan kır çiçeklerinin

Kılıç sallayamadan Moskova kapılarında

Nasıl kırılıverdiklerini

Sen ki tanığısın onların

Açlık ve soğuğun süngüsüyle yaralananlar

Gide gide kendi mezarlarını fethederlermiş!

Şimdi söyle bana Koca Marengo!

Ele geçirebildi mi dünyayı

Seni yıldırımlar gibi yoksulların üstüne süren cihangir!

Yoksa

O da mı bırakıp gitti

Topal bir eşeğin terkisinde giden bir köylü gibi

Ulaşılmaz unvanlarıyla ölmeye!